Hemşinli olmama rağmen bölgenin kültürel yapısından, foklöründen maalesef uzak olduğumu ifade etmeliyim. Bunun bir çok nedeni var. Bunlardan en önemlisi de köyümüzde gidip de ikamet edeceğim bir evimizin olmamasıdır. Yöreye ait olduğunu düşündüğüm, bildiğim her şey ise ara ara köye gidişlerimde elde ettiğim izlenimler ve bizi ziyarete gelen akrabalardan duyduklarımdır....
Bu vesileyle amcandan işittiğim çocuklara söylediği tekerleme gibi bir ifadeydi....
"Naka naka da kedi puçuma baka" derdi..
baka: bakmak Puç kelimesinin anlamı dişi cinsel organı: Lakin erkek çocuklar için söylenen pipi gibi bir ifade sanırım ki kız çocuklar için söyleniyor olmalı ancak yine de emin değilim..
Yine buna benzer bir ifadeyi halamın oğlu Ankara'da anlamı Türkler tarafından bilinmeyen bu kelimeyi sesli bir şekilde yoldan geçen kızlara laf atmak için kullanırdı..
"Ey gidi sizin puçunguza ateş ensin" "Puçunuza ateş insin"derdi..
Gülüşürdük....
Yine babamdan duymuştum... "geplamak" diye bir ifade var ancak ne anlama geldiğini sadece tahmin edebiliyorum..
-"Gepla Sami!.. emir cümlesine karşılık o da;
-Geplayorum da" diye bir ifade kullanırdı... Bir gün bir ortamda - köyde olsa gerek- anlamını hiç bilmediğim bu ifadeyi söylemiştim de kızmıştı....Tabiki ben yöresel şekilde söyleyebilmeye çalışırdım da beceremezdim.
Yine bir iş yapmaya çalışıp da o işi yapabilecek durumu olmayan insanlar için Çingit köyünden gözüken bir dağa gönderme yaparak
" kıçın Aop'tan - Agop Dağı - gözüküyor." derlerdi..
Aklıma geldikçe yazıyorum. Deyimleri, sohbetleri bağlamlarından kopararak ifade ediyorum ama benim bunları buraya yazmamdaki temel neden, hafızamda kalan az da olsa yöreye ait kültürel birikimimi foruma asarak çorbaya tuz eklemektir.. Yoksa bölgede yaşayan binlerce kişinin direk olarak kültürün içinde olmasından dolayı bunlardan fazlasını bildiğine eminim. Yukarıda ifade ettiğim, aşağıda ifade edeceğim kelimelerin ve deyimlerin anlamını bilmiyorum. Köyümde yaşayan insanların da bildiğini sanmıyorum bunlar sadece bazı durumlar için söylenen, söylenilegelen o an için o eylemin adını belirten deyimlerdir... Bu deyimleri ifade ederken ben de yanılıyor olabilirim.. Dedim ya yörenin kendi kültürüne uzak olarak yaşamışım. Özellikle diline.. Tamam muhlamayı biliriz yeriz, yaparız. Çahalayı biliriz, yeriz yaparız. Kopriyi biliriz, kullanırız da bunların ne anlama geldiğini nereden geldiğini bilmeyiz. Hele dile ait doğru dürüst hiç bir şey bilmeyiz....
Kaldığım yerden devam edeyim...
Muslukla, hortumla ya da birikmiş bir su birinkintisiyle oynayan kişiler için
"çekçetuş ya da çektuş etme" denir.. Bir de şu an ne anlama geldiğini tam olarak hatırlamıyorsam da; muhlamayı ya da çahalayı ne bileyim bir şeyleri karıştıran ki ağzını şaplantan kişilere de yaptığı eylemden dolayı
"leplepuş etme" denir.
Ağlamaya başlayan ağlamaklı olan ya da küsmüş gibi davranıp ağız büken çocuklara, ağzın aldığı durumdan dolayı
"pebuk etme" denir.
Ağlayan ya da patavatsız konuşan kişiler için
" lagoman ağzını açma/açtı." gibi ifadeler kullanılır
Tam olarak bilmemekle birlikte avanak kişilere hakaret anlamında
"Ope" denir. bu ifade oldukça yöresel olabilir... Ne bileyim köyümüzün delisi anlamında olabilir.. Hatta bazı ifadeler sadece o köye has da olabilir bunu zaman gösterecek diye düşünüyorum. Ama eldeki malzemeyi ortaya koyalım ki neyin ne kadar yöresel ya da kişisel olduğu ortaya çıksın...
Mesela bizim köyde, hani kızılan bazı tiplere Türkler arasında Şaban, Avni, Kamil gibi argo da isim takılır ya biz de de dayımdan duymuştum ne kadar yöresel bilmiyorum.
"Namiye" derdi..... Bu isim bir kadın ismi midir? yoksa deli anlamına gelen bir ifade midir onu da bilmiyorum.. Belki de köyde yaşayan ne yaptığını pek bilmeyen benzetme ifade etmek amacıyla söylenmiş bir lakap da olabilir. Bunları öğrenmek kolay en kısa zamanda cevap alabileceğim kişilere soracağım....Bilgilere ulaştıkça buraya not düşerim....
Yine kendisine kızılan kişiler "kaybana" derler, kaybanın doğurduğu, kaybananın ektiği "falan gibi..
Patatese kartof, mısıra lazut, civcive varek denildiğini de duydum ve okudum. Misafir ağırlamak için evin hemen önüne yapılan mimariye de serender dendiğini biliyorum. Mısırları, hayvan yemlerini korumak, kurutmak için evin ve ahırın yakınlarına yapılan mimariye de iskenaf dendiğini biliyorum.
"cemak" ifadesinin de kuzey anlamına geldiğini yine köydeki kişilerden duymuştum... yine köyümüzde bir dağın ya da tepenin adı "Salkaş" tır. Başka bir yerin adı "Pasta tarlası" bunlar ne anlama gelir neden bu ismi vermişler onu da bilmiyorum.
Köyümüzün adı Çingit'tir, komşu köyler ise Açaba, Mermanat, Kogis, Meleskur'dür ancak bunların neden bu isimde olduğunu bilmiyorum...İnsanlar konuşmalarındaki telaffuzlarından hangi köye ait oldukları bilinir. Köyler arasında konuşma biçimlerinde ağız farklılıkları vardır..
Küçük çocukların üzerinden geçilmemesi gerektiği üzerine bir batıl inanış da vardır benim ailemin yaşlılarında.. Yine bir gün köyde yemek için hazırlık yapılırken muhlamanın yağını karıştırmaya başlamıştım.
- Dur yapma ahırda inekler kızışır" gibi bir ifade kullanmışlardı da şaşırıp kalmıştım. Hemşinlilerin özellikle Batı Hemşinlilerin Lazlara karşı bir antipatisinin de olduğunu ifade edebilirim.. Bu antipatinin nedeni bilmiyorum. Sorularıma sağlıklı cevaplar alamamıştım. Belki de kollektif şuuraltından yatan bazı nedenler olabilir.
"Karşılardan aşağı bir kınalı kız gider.
İnşallah yolunu şaşırı bize gider." devamını bilmediğim/hatırlayamadığım bir dizi türkü de duymuştum.
Yine bu meanide başka bir türkü ya da aynı türkü için;
"oy oy nani nani oy oy
haydi nanigum oy oy" Nakaratı kalmış sadece hafızamda
Evin salonu ya da antresi için "heet" dendiğini bazı yörelerde "hayat" dendiğini biliyorum. Kelimelerin telaffuzu için transkiripsiyon alfabesine ihtiyacım olduğunu da bu kelimeyle daha iyi anladım. bu telaffuz edilen "h" Türkçe'de kulanılan "h" sesi değildir. Daha boğuk bir "h" sesidir.
Yumurta kızatılan tavaya ya da yumurta kızartma işine kaygana ya da kağana gibi bir ifade kullanır. Bizler pek kullanmıyoruz. Çocukken bir ara duymuştum..
Babamın şekerli makarna yediğine de şahit oldum. Tuzlu sütlaç yediğine de...
Çahala yemeğini tencere de ezmeye yarayan tahta tokmağa da annem "tapiç" derdi.
Hayvanları yesin diye büyük tencerelerde kaynatılan kepekli yiyeceğe de anneannem "lag" derdi. Bu meanide "köpeğin lagını hazırladınız mı" gibi bir ifadeyi de çok kereler duymuşumdur. Daha sonra "köpeğin yemeği" oldu. İneğin belli bir yaştakine "düve" deniyor ama bu kelime yöreye ait mi değil mi onu da bilmiyorum. Belki de Hemşin'den buralara göçen insanların sonradan öğrendiği bir kelime de olabilir.
Velhasıl dil üzerinde çalışma yapmak gerekiyor ki bunların ayırdına varılabilisin. Yoksa bu kelimeler kaybolup ya da karışıp gidecek.....Kültürün kodları dilde gizlidir.....
Üzerinde yemek pişirilen bir çeşit soba vardır ki adına "pilita" derler...
Tuvalete su götürülen ya da pilitada su ısıtılan güğüme "kukma" derler.
Boğazım hitiklendi.... Boğazım gıdıklandi anlamında bir ifadedir.